Aşık Veysel Rekreasyon Alanı'nda kurulu çadır kentte resmi kurum ve sivil toplum kuruluşlarına ait çadırlarda mobil tuvaletlerden duş merkezlerine, çamaşır yıkama noktalarından kıyafet stantlarına kadar birçok maddi ihtiyaç karşılanıyor.

Sosyal marketlerde çocuk bezi, gıda ürünleri gibi gereksinimlerine ücretsiz kavuşan depremzedelere psikolojik destek de sunuluyor.

Gönüllülerin destek vermek için canla başla koştuğu çadır kentlerde tek yürek olan Türkiye, depremzedelere evlerinin yokluğunu hissettirmemeye çalışıyor.

Depremde en büyük korkuyu yaşayan küçük çocuklar da dağıtılan boya kalemleri ile iki göz çadırlarda rengarenk bir dünyanın resmini çiziyor, toplarıyla parkın yeşil alanlarında koşturuyor, çadır kentteki geçici yaşamlarını şimdilik bir oyun alanı gibi görüyor.

Depremde molozların altından çıkarılan 7 yaşındaki Yusuf Karagöz, gönüllü abi ve ablalarıyla oynayarak çadır kentte günlerini geçirdiğini ve şimdilik bir şeye üzülmediğini söyledi.

Hediye oyuncaklardan çok mutlu olduğunu söyleyen Yusuf, şöyle konuştu:

"Çadırda oturuyoruz, parkta oynuyoruz, eğleniyoruz. Bana 'burada biraz daha kal' deseler kalırım. Çadırda bir şey olmaz ama evde olur. Yeni polis oyuncağımı çok sevdim ama evdeki oyuncaklarımı alamadığım için üzgünüm. Eve gidebilsem oyuncak arabalarımı alırdım."

Yusuf'un ablası 11 yaşındaki Asminaz Karagöz ise depreme okulda yakalandığını ve çok korktuğunu ifade ederek, "Depremden sonra buraya geldim. Burada oyuncak bebeklerim oldu. Her şey de çok güzel. Evimi özledim, burası çok güzel. En çok da parktaki havuz güzel. Çadırın içini de çok sevdim." dedi

Yusuf ve Asminaz'ın babası Engin Karagöz, deprem sırasında çocukların çok korktuğunu, artık en küçük sarsıntıda paniğe kapıldıklarını anlattı.

Karagöz, şunları kaydetti:

"Ben 1999 depremini de yaşamıştım. Bu ikinci deprem korkusu oldu. Şimdi evlerimize giremiyoruz. Evini kim özlemez. Çadır kentlerde bizi rahat ettirmeye çalışıyorlar ama elbette ki evin rahatlığı yok. Burada sadece depremden uzak bir yaşantı var. Yusuf'un üstüne molozlar yığıldı. O yüzden burada psikolojik destek de alıyor. Çadır kent onlar için bir oyun, durumun farkında değiller. Sadece korku ve sarsıntıyı hatırlıyorlar."
AFAD'ın çadırında günlerini kitaplarını boyayarak geçiren 7 yaşındaki Ahmet Çetintaş, "Depremde çok korktum önce sallanmaya başladım sonra lamba üstüme düşecek gibi oldu. Annem bir yere gitmişti. Burası güzel, depremi hissetmiyorum. Korunaklı bir yer. Salgın olduğu için daha önce evden hiç çıkamıyorduk ama burada oynayabiliyoruz." diye konuştu. 

Ahmet'in ablası Ceylin Çetintaş ise depreme kursta yakalandığını dile getirerek, "Kurstaydım tam teneffüste oyun oynamaya başlayacaktım. Öğretmenimiz bizi sınıftan çıkardı. Deprem durdu, annem de beni almaya geldi." ifadelerini kullandı.

Ahmet ve Ceylin'in anneannesi 57 yaşındaki Rahime Türkmen, torunlarının günlerini neşeyle geçirdiğini belirterek, "Çadır iyi, her şeyi düşünmüşler ama ben evimi özlüyorum. Evime gitmek istiyorum. Bundan sonra ne olur bilmiyorum ama evimizde çatlaklar var. Eşim de şimdilik çadırda kalmak istiyor." diye konuştu.