Usta sanatçı, Kadırga Sanat Galerileri'nde sanatseverlerle buluşan "Ebru Sanatının Son 500 Yılı" sergisinde AA muhabirine açıklama yaptı.

Ebru dalındaki serginin 45 yıldır hayal ettiği konulardan biri olduğunu belirten Başar, "Gerçekten bu kadar eski ebruyu bir araya toplayabilmek, bunları günümüz teknolojisine göre yaklaşık da olsa tarihlendirebilmek olağanüstü bir başarı. Burada sergilenen elde bulunanın ancak küçük bir kısmı. Bu konuda çalışmalar daha da ileriye götürülecek." ifadesini kullandı.

Ebrunun bilim ve teknolojiye dayalı gerçek tarihinin gerçekleştirilecek çalışmalar sonucunda ortaya çıkacağını dile getiren Başar, "Şimdiki teorik bilgimize göre Çinliler ilk kağıdı bulanlar değil, kağıdı ilk bulanlar Uygur Türkleri." bilgisini paylaştı.

Kağıdı milattan sonra 105 yılında Çinli birinin bulduğunun tarih kayıtlarına geçtiğini fakat bu tarihten çok öncesine ait kağıt örneklerinin de bulunduğunu dile getiren Başar, şunları kaydett:

"Ondan çok öncesine ait Uygur bölgesindeki kazılarda eski kağıt, eski ebru örnekleri cilt, minyatür ve cilt kapağı örnekleri bulundu. Bunlar şimdi Fransa'da, Paris'te Guimet Müzesi'nde. Ama henüz gösterime girdi mi, girmedi mi bilmiyorum, ara ara yokluyorum, henüz meydanda yok. Bu işin tarihi iki bin yıla kadar dayanacak gibi görünüyor ama bunu ispatlayabilmek için bu sergide görüldüğü gibi çalışmaları mutlaka yapmamız lazım."

Kıymetli değerlerin gün yüzüne çıkartılmasına Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın verdiği desteklerin çok önemli olduğunun altını çizen Başar, "Bu sergiyi bu hale getirmek için çalışan çırpınan öğrencimiz, hemşerimiz, sevdiğimiz bir kardeşimiz İbrahim Hakkı Yiğit'e hakikaten bu konuda ebru camiası adına ben teşekkür ediyorum." şeklinde konuştu.

Ebru çalışmaya başladığı yıllarda bu konuda çalışan az sayıda kişi olduğunu ifade eden Başar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Benim ebruya yetiştiğim dönemlerde sadece Mustafa Düzgünman vardı. Üsküdar'da bir aktar dükkanı çalıştırırdı, kendi muhitinde de pek bilinip tanınmazdı. O bir kişi bugüne 'Ebru Köprüsü' oldu. Yetiştik, kendisinden istifade eden başka arkadaşlarımız da oldu, onları da yetiştirdi.

Ben şahsen bugün yedinci kuşak öğrencimi görme bahtiyarlığına erdim. Samimi olarak devam edip sanat dünyamıza bu rengarenk sanatı kazandıracaklar. Bütün temennimiz yozlaşmadan milli bünyemize ve milli zevkimize uygun bir tarzda bu işi götürmeleri. Bu meyanda şunu da söyleyeyim. Dünyadaki bütün sanatları, diğer ülkelere mal eden Batı zihniyeti ebrunun esas bir Türk sanatı olduğunu mecburen kabulleniyor. Buradaki örnekler de onun en iyi ispatı."

Başar, ebru sanatının sadece renkli bir sanat olmadığını, çeşitli tedavilerde de kullanıldığını belirterek, şunları kaydetti:

"Ebru, zamanında Darülaceze'de yaptığımız çalışmalarda MS (Multiple Skleroz) hastalarında dahi olumlu sonuç vermiş bir meşgalemiz. Düşünün ki MS hastalığının bugün tıbben tedavisi yok. Ama onlarda da olumlu birtakım gelişmeler elde ettik, bildiri olarak uluslararası kongrelerde sonuçlar sunuldu.

Dahasını da söyleyeyim. Şimdi toplumumuz öyle bir hale geldi ki parçalanıp bireyselleşmeye doğru gidiyor. İnsanların emekli olduğunda veya çoluk çocuğu evlendirip bir köroğlu bir ayvaz eve tıkıldığında en iyi arkadaşı sanat oluyor, herkes bir sanatla uğraşsın. Sanatla uğraşan bunalıma girmez."

Erzurum'da 1953 yılında dünyaya gelen Fuat Başar, tıp fakültesinden eğitim gördüğü yıllarda ebru sanatına ilgisi dolayısıyla Mustafa Düzgünman'a mektup yazarak ebru çalışmalarına başladı.

Aynı dönemde Hamit Aytaç ile de mektuplaşan Başar, hüsn-i hat dersleri almaya başladı. 1980'de İstanbul'a yerleşen Başar, Hamid Aytaç'dan hat, Mustafa Düzgünman'dan ise ebru icazeti aldı.

Yetiştirdiği talebeleri halen ebru ve hat sanatını meraklılarına öğretmeye devam eden usta sanatçı, Amerika, Almanya, Japonya ve Malezya'nın da arasında bulunduğu pek çok ülkede ebru sanatının tanıtılmasına katkıda bulundu.

Fuat Başar, ebru sanatındaki bilimsel çalışmalarının yanı sıra eserlerini çok sayıda karma ve kişisel sergide sanatseverlerle buluşturdu.

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'ne layık görülen Başar, 2019 yılında "Geleneksel Sanatlar" alanında ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın elinden aldı.

Ebru konusunda yayınlanmış "Türk Ebru Sanatı" adlı bir kitabı ve çok sayıda makalesi bulunan Başar'ın eserleri yurt içinde ve yurt dışındaki koleksiyonlarda da yer almaktadır.