Tüketici, ancak çok çeşitli ve kaliteli üretimin olduğu bir piyasada korunabilir. Bu yüzden yazılarımız ülkenin içinde bulunduğu kriz şartlarında iyice bunalan esnaf ve tüccarların sorunlarına da işaret ediyor.

Osmanlı''da birçok toplumsal sorun meslek örgütleri tarafından çözülüyordu. Örneğin yetim-kimsesiz çocuklar ihtisap nazırı tarafından bir esnafın yanına yerleştiriliyor, toplum kendi yaralarını kendisi sarıyordu. Aynı şekilde lonca sistemi ve ahi örgütleriyle ilgili tarihi kayıtlar, tarihte meslek kuruluşlarının kendi içlerinde "kalitesiz"i ayırt ederek sağladığı gerçek rekabet ortamıyla ülkenin, üreticilerin ve tüketicilerin haklarını aynı anda otokontrol sistemiyle koruduğunu gösteriyor. Kökleri tarihe dayanan sağlam mesleki örgüt geleneğine rağmen bugün içinde bulunduğumuz durumu anlamak mümkün değil.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği''nin olaylı genel kurul toplantısı vesilesiyle yayınlanan yazımda, "TOBB Başkanı ne demek istiyor?" diye sorarken Başkan Fuat Miras''ın, hedefi belirsiz ve sırf "tepki veriyorum" şeklindeki tavrının tehlikesine işaret etmiş ve yazımı şu cümleyle bitirmiştim: "İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım''ın toplantıda dediği gibi zaten odalar başlı başına bir partidir, yani partilerden daha önemli bir konuma sahip baskı gruplarıdır. Yeter ki mesajlarını doğru versinler. Oda mensupları parti kurmaktan önce, kendi içlerinde yönetimlerini sorgulayarak asıl işlevlerini yerine getirsinler; nasıl daha iyi esnaf ya da tüccar olunur diye üyelerine hizmet versinler."

Açıkça ifade etmeliyim; TOBB idaresinde bugün kaliteli bir yönetim anlayışının hakim olduğuna inanmıyorum. Birlik bünyesinde bulunan oda mensuplarının da bundan rahatsız olduklarını tahmin ediyorum. Nitekim genel kurul toplantısında da bu yönde önemli sinyaller alındı. Toplantıda, gerçekçi ve soruna temelden çözüm getirecek öneriler gündeme gelmeliydi. Yine de geç kalınmış değil. Yıllardır düzenlediği seminerlerle, haftalık gazetesi ve sayısız yayınıyla sadece oda mensuplarını değil tüketiciyi de bilinçlendirici aktif çalışmalarıyla tanıdığım İstanbul Ticaret Odası''nın çalışmaları örnek alınmalı, mevcut bütün esnaf ve tüccar odaları kendilerini yeniden yapılandırmalıdır. Odaların bağlı bulunduğu Birlik yöneticilerinin seçimi ve icraatlarının denetlenmesine ilişkin sistem tekrar gözden geçirilmelidir. Böyle olursa esnaf ve tüccarların gerçek sorunları, parti kurma hevesi gibi amaçlarla ön plana çıkan politik söylemler arasında eriyip gitmez.

Oda aidatları doğru yerlere harcanarak teşkilat üyelerine yönelik güçlü bir iletişim sistemi kurulmalı, kanunlardaki değişiklikler vs. üyelere zamanında ve etkin bir şekilde duyurulmalıdır. Mevcut yönetimler nezdinde esnaf ve tüccarların çıkarlarının hayata geçip geçmediğini takip edecek bir araştırma-geliştirme birimi oluşturulmalıdır. Böylece alınacak ekonomik kararlarda bir iki kişinin değil, gerçek esnaf ve tüccarların söz sahibi olmaları sağlanmalıdır. Ayrıca esnaflıkla ilgili örfi kurallara riayet etmeyenler ve mevcut kanunlarda yer alan yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yaptırımlar uygulanmalı, böylece dürüst çalışanlar lehine rekabeti gözetilmelidir. 
2 Haziran 2001 tarihli yazımın linki şöyle: https://www.yenisafak.com/yazarlar/suzancelik/-meslek-kurulularina-kalite-gelsin-51859