Tip 1 Diyabet ve Teknolojileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, TRT sanatçısı Nurullah Akçayır, Dünya Diyabet Günü dolayısıyla AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Kızı da Tip 1 diyabet hastası olan Akçayır, bu hastalıktan mağdur çocukların yanında olmaya gayret ettiklerini ve 5 yıl önce diyabetli çocukların aileleriyle derneği kurduklarını söyledi. 

Akçayır, Tip 1 ve Tip 2 diyabetin sık sık birbirine karıştırıldığını belirterek, Tip 2 diyabetin spor ve iyi beslenmeyle absorbe edilebildiğini ancak Tip 1 diyabet hastalarının ömür boyu insülini dışarıdan almak zorunda olduğunu ifade etti.

Diyabetli çocukların ailelerinin 7-24 bu sorunla mücadele ettiğini, çocukların şeker ölçümü için günde 10-15 kez parmaklarını delmek zorunda kaldığını aktaran Akçayır, bu sıkıntıların diyabet teknolojilerinin kullanımıyla giderilebildiğini anlattı.

Akçayır, şeker ölçüm sensörleri sayesinde hastalığın daha iyi yönetilebildiğini, rahatça ölçüm yapılabildiğini ve insülinin kontrol altına alınabildiğini kaydetti.
Ekonomik durumu el vermeyen ailelerin bu sensörlere erişemediğine işaret eden Akçayır, "Dernek yönetimi olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızdan, şeker ölçüm sensörlerimizin devlet ödeme kapsamına alınmasını istirham ediyoruz. Ailelerimizin sırtından bu külfeti almasını istirham ediyoruz. Çünkü çocuklarımız bizim geleceğimiz, yarınlarımız." diye konuştu.

Derneğin genel sekreteri Yeşim Yalçın ise kızına 3 yaşında Tip 1 diyabet tanısı konduğunu, 13 senedir bu hastalıkla yaşadıklarını belirtti.

Şeker ölçüm sensörlerinin düzenli şeker ölçümü yaptığı için çocukları komplikasyonlardan koruduğuna dikkati çeken Yalçın, şöyle konuştu:

"Bunlar çocuk, küçücük parmakları delik deşik oluyor. Parmaklar bitiyor, ayak parmaklarına başlıyoruz. Bu sensörler ödeme kapsamına alındığında hem bedenen hem ruhen daha sağlıklı çocuklar olacaklar ve devletimiz ilerde çok daha büyük maliyetlerden korunmuş olacak. Ben buradan Emine Erdoğan'a seslenmek istiyorum. O da bir anne, ben de bir anneyim, kendisini benim yerine koysun. Çaresizliklerimizi düşünsün lütfen."

Yalçın, zor durumda olan ve bu cihazları alamayan ailelerin çeşitli komplikasyonlarla baş başa kaldığını, göz, böbrek, kalp damar hastalıkları, beyin gibi birçok organın hasar gördüğünü aktardı.
Bunun telafisinin çok zor olduğuna değinen Yalçın, "Sapasağlam çocuklarımızı yarınlara daha emin, daha güzel adımlarla hazırlayabiliriz diye düşünüyorum. O yüzden bir anne olarak devletimizden, devlet büyüklerimizden destek bekliyorum." dedi.

Tip 1 diyabet hastası 17 yaşındaki İrem Akçayır da ilk tanı aldığı günlerin çok zor olduğunu, ne yapacağını bilemediğini ve toplumun bu konuda çok bilinçli olmadığını ifade etti.

İlk yıl parmaktan iğne ile ölçüm yaptığını, 4,5-5 yıldır ise pompa kullandığını anlatan Akçayır, şunları kaydetti:

"Bu teknolojinin herkese ulaşabilmesini istiyorum. Çünkü alamayan kullanamıyor maalesef. Kalemle yapılsa günde dört kere bu iğneyi vücuda batırmak gerekiyor. Bu da deride deformasyona yol açıyor. Bir zaman sonra çocuklara bunu yapmak da biraz zor oluyor ama bu cihazla üç günde bir iğne değişimi olduğu için daha az iğne batırılıyor ve daha az acı oluyor."

Hastalığın tanısını 3,5 yaşında alan Egehan Tur, "İlk başlarda parmak delmek zorunda kalıyordum ki bu canımı çok acıtıyordu ama pompaya geçtiğim zaman daha az canım acıdı ve bu uzun süreli bir şey olduğu için daha az acı çekiyorum. Tüm Tip-1 diyabetli arkadaşlarımın pompaya geçmesini çok istiyorum." ifadelerini kullandı.
Miray Çapan ise "Parmaklarımın acımasını istemiyorum. Tüm arkadaşlarımın pompa kullanmasını istiyorum." dedi.