İstanbul Aydın Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayati Hökelekli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tehlikesinin henüz bitmediğini, dolayısıyla bazı kısıtlamaların dini-sosyal hayatta da bir süre daha devam edebileceğini söyledi.
 
Din ve Değerler Psikolojisi Uzmanı da olan Prof. Dr. Hökelekli, camide namaz kılarken azami tedbiri elden bırakmamanın önemli olduğunu vurgulayarak, "Camide namaz kılmanın elbette hem sevabı daha fazla hem de pek çok sosyal ve psikolojik faydası var. Sağlığı koruma, dinimizin bağlılarından istediği en başta gelen görevdir. Bu yüzden azami tedbiri elden bırakmamak gerekiyor. Hasta olma ya da hastalık bulaştırma riskine karşı çok dikkatli olma ve yetkililerin önerdiği tüm tedbirlere uymanın çok yerinde olacağını düşünüyorum." diye konuştu.
 
Müslümanların Allah'ın evi sayılan camilerde huzur ve güven bulduklarını dile getiren Prof. Dr. Hökelekli, şunları ifade etti:
 
"Dünyanın dert ve sıkıntılarını unutur, ahireti ve cennet nimetlerini daha çok hatırlarlar. Cami, toplumun her kesiminden insanları toplayıp bir araya getirir. İnsanların aynı yöne ve hedefe hep birlikte yönelmesi her şeyin ve herkesin yaratıcısının huzurunda aynı, eşit ve tek çizgide buluşması sadece camide gerçekleşen durumdur. Bu da din kardeşliği paydasında bir ve beraber olmayı, toplumsal bütünleşmeyi, insanlar arası iletişimin gelişip güçlenmesini sağlar."
 
Hayati Hökelekli, koronavirüs sürecinin sabır, metanet, olgunluk, dayanışma, birlik ve bütünlük içinde hareket edilmesi gereken zor bir süreç olduğunu dile getirerek, "Bunun yanında, yaşadığımız bu olaydan çıkarılacak pek çok ders var. Sınırsız tüketim ve sahip olma tutkusuyla tabiatı tahrip edip doğal dengeyi bozan, yiyecek ve içeceklerimizi sağlığa zararlı hale getiren, aile ilişkilerini sapık ve sapkın bir ahlak anlayışıyla yozlaştırıp nesilleri mahveden dünya görüşleri karşısında fıtrata, tabiata, ahlaka ve adalete uygun yeni bir dünya tasavvuruna ihtiyacımız olduğu kesindir." şeklinde konuştu.
 
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Taşpınar da koronavirüsün ortaya çıkmasıyla kısa zamanda meselenin ciddiyetini fark edip Türkiye'de alınan sıkı tedbirlerin faydasının her alanda görüldüğünü hatırlattı.
 
Camilerde cemaatin toplanmasının sağlık açısından tehlike arz edeceği için tedbir amaçlı toplu ibadete ara verilmesi, muhtemel büyük sağlık sorunlarının önüne geçilmesinde önemli bir karar olduğunu dile getiren Taşpınar, şunları söyledi:
 
"Uzun bir karantina döneminden sonra göstergelerin tekrar normalleşme sinyalleri vermeye başlamasıyla kontrollü normalleşmeye doğru kararların alındığı görülmekte. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı da bazı önlemlerin alınması şartıyla camilerde yeniden cemaatle ibadete geçiş çalışmaları yapmakta. Başkanlığın bu konuda aldığı kararlar yerinde ve mutlaka uyulması gereken kurallardır. Camiye gelenlerin maske takması, seccadelerini yanında getirmesi ve namaz kılarken etrafındakilerle en az 1 veya 1.5 metre mesafe bulunması cemaatle namaz kılarken özellikle dikkat edilmesi gereken hususlar olacak."
 
Taşpınar, karantina döneminde camilerde topluca namaz kılınamamasının ister istemez burukluk meydana getirdiğini ifade etti.
 
"Sevindirici bir haber olmuştur"
Bunun alınan tedbirlerin gereksizliğinden değil, namazın camide kılınmasının manevi hazzından mahrum kalmanın verdiği burukluk olduğuna işaret eden Taşpınar, şöyle devam etti:
 
"Alınan yeni kararla birlikte camilerin tekrar cemaatle ibadete açılması, namazlarını cemaatle camide kılan vatandaşlarımız için sevindirici haber olmuştur. Uzun zamandır özledikleri cemaatle namaz kılmaya tekrar kavuşmaları, cemaatten tanıdıkları arkadaş ve dostlarıyla yeniden aynı kubbe ve çatı altında saf tutmaları büyük bir sevince neden olacaktır. Bu vesileyle birlikte namaz kılmanın da ne kadar büyük bir nimet olduğu tekrar hatırlanacak ve yeniden Allah'a şükürlerini ifade etmelerine vesile olacaktır."
 
Taşpınar, "Uzun bir karantina döneminden sonra Müslümanların camilerde topluca ibadet edebilmelerinin mümkün olması güzel bir haber. İnşallah, bu nimetin bilincinde olan cami cemaati, Diyanet İşleri Başkanlığının aldığı tedbirlere uyarak örnek olacaktır." dedi.
 
"İhtiyaç duyulan bir moral"
 
Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ömer Akgül ise salgın, doğal afet, savaş gibi durumlarla mücadelede en önemli faktörlerden birinin moral ve motivasyon olduğunu söyledi.
 
Camilerin yeniden toplu ibadete açılmasının Müslümanların üzerindeki psikolojik etkisine değinen Akgül, "Umuttur, ümittir, muhabbettir, yüce duyguların ruha teşrifidir, yeniden inkişaftır. Normalleşme sürecinde ihtiyaç duyulan bir moraldir. Tüm tedbirleri en üst düzeyde almayacak kişiler, oluşturacakları riski düşünerek kamu otoritesinin önerilerini dikkate alsınlar. Yunus Emre'nin dediği gibi 'İstersen bin var hacca hepsinden iyice bir gönüle girmektir, istersen bin var camiye hastalık yayarsan, bir cana kıyarsan hangi namazla Allah'ın huzuruna çıkacaksın." ifadelerini kullandı.
 
Camilerin Müslümanları buluşturduğunu, birleştirici gücünün olduğunu anlatan Akgül, sosyo-kültürel hayata etkilerine ilişkin de şunları kaydetti:
 
"Camiler sadece secde edilen yerler değil birliktelik, aidiyet, ontolojik bütünlük, hayatın anlamı gibi psikolojik faktörlerin sosyal dayanışma, kaynaşma gibi duyguların yaşandığı yerdir. Müslüman bir toplumda mutluluk ve üzüntülerin paylaşıldığı, dertlerin dinlenip çözüldüğü yerler ve toplumsal rehabilitasyon merkezidir. Sadece manevi anlamda değil sosyal, ekonomik, psikolojik iyi oluş için birer fırsattır."
 
Ömer Akgül, insanların yeniden topluca camiyle buluşmasının ruh sağlıkları açısından önemini anlatarak, "Camiler de inananlar için psikolojik hijyen sağlayan psikolojik dayanıklılığı ve bağışıklığı güçlendiren mekanlardır. İnananlara hem umut aşıladığı için hem de ruhun aşkın olan parçasıyla irtibat sağladığı için birliktelik görevi görmesi sebebiyle camiler ruh sağlığını korumak açısından önemlidir. Bulaşmayı önleyecek her türlü temizlik ve maske ibadet kadar önemlidir. Camilere temiz ve güzel kıyafetlerle, güzel kokularla gelinmesi istenmiştir." diye konuştu.